CHP İl Başkanı Özer Ülken, CHP eski Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal, milletvekilleri ve belediye başkanları, törene katılan çok sayıda partilinin ve vatandaşların bayramını kutladılar. Törenden sonra basın toplantısı düzenleyen Deniz Baykal referandum sonrası yaşanan süreç hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Baykal, referandumda “evet” oyu verenlerin pişman olduğunu vurguladı.
Katılım yüksek oldu
Cumhuriyet Halk Partisi İl Örgütü’nün bayramlaşma töreni parti il binası önünde yapıldı. İl Başkanı Özer Ülken ve İl Yönetim Kurulu üyelerinin ev sahipliğinde yapılan törene; CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, Antalya milletvekilleri Osman Kaptan, Atilla Emek ve Tayfur Süner, Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek , ilçe başkanları, kadın kolları ve gençlik kolları üyeleri, çok sayıda partili ve vatandaşlar katıldı. Törende; İl Başkanı Özer Ülken, Eski Genel Başkan Deniz Baykal ile milletvekilleri ve belediye başkanları; partililer ve törene katılan Antalyalılarla tek tek bayramlaştı.
“Tedirginliğe gerek yok”
Bayramlaşma töreninin ardından İl Başkanı Ülken’in odasında basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Baykal, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bir gazetecinin sorusu üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ağaç bile budandıkça güçlenir” sözünü değerlendiren Baykal; “Herkesin kendine göre bir uslübu var. Bunları karşılıklı olarak irdelemenin anlamı yok. Ağaçları budamanın yararlı olduğu doğrudur. Kurumların yenilenmesi gerektiği de doğrudur. Buradan bir tartışma zemini çıkaramazsanız. Doğru yenilenme partileri güçlendirir. Zaten tarihi süreç içinde CHP sürekli yenilenerek gelmiştir. Bu konuda kamuoyunda tedirginliğin yükselmekte olduğunu görüyorum. Ama bu tedirginliğin bir sorun ve bir sıkıntı yaratmasına CHP izin vermeyecektir. CHP, doğal yenilenme süreci içinde, bir başkalaşım, bir dönüşüm noktasında sağlıklı bir yenilenme, bir gelişme, bir ilerleme noktasında tutulacaktır. O yüzden kamuoyunun bu tartışmalardan bir tedirginlik içine girmesine gerek yoktur. CHP bu konuyu en doğru şekilde değerlendirir ” dedi.
“Tartışmaları geride bıraktık
Bir gazetecinin “Partinin geldiği noktadan memnun musunuz?” sorusuna cevap veren Baykal, “Bir CHP’li olarak partimden yerli yersiz şikayet etme noktasında olamam” dedi. CHP eski Genel Başkanı Baykal, bir gazetecinin “Sayın Sav ile Sayın Kılıçdaroğlu’nun arasındaki kırgınlıklar bayramda son bulur mu?” sorusu üzerine ise şu değerlendirmelerde bulundu; “Öyle ileri bir kırgınlık olduğu kanısında değilim. Tartışıldı, her iki arkadaşımız da bu konuda gerekli açıklamaları yaptılar. Ortada ileri bir çatışma ve gerginlik ortamı bulunmadığı ifade edildi. En yetkili ağızlar tarafından bu söylenmiştir. Artık bunu kurcalamanın anlamı yoktur bence. CHP o gerilimi, o tartışmayı geride bırakmıştır. Şimdi geleceğe yönelik herkes, partinin ve ülkenin yararı doğrultusunu el ele vermeye ve işbirliği yapmaya hazırdır. Benin gördüğüm nokta budur. Bundan sonrası için birlikte çalışmaya engel görmüyorum”
“Evet oyu verenler pişman”
Bir gazetecinin “CHP önümüzdeki genel seçimde yüzde kaç oy alır” sorusuna da cevap veren CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal; “Bunları söylemek için çok erken. Bu konularda beni rahatsız eden, Türkiye’de referandum sonrasında muhalefet açısından bir yenilgi duygusu kamuoyuna yerleştirilmeye çalışılıyor. Bunu hem haksız buluyorum, hem de yanlış ve sakıncalı buluyorum, Gerçek de bu değildir. Anayasa oylaması yapılmıştır. Anayasa için bu oylama yüzde 58 alanlar bakımından kesinlikle sevindirici kabul edilemez. Söz konusu olan bir Anayasa oylamasıdır. Anayasa’nın yüzde 58’le geçmesi Anayasa çok büyük zaafiyettir. Anayasa dediğin yüzde 90, 95’le kabul edilecek ve bütün kesimlerin kabul edeceği bir asgari müşterek olmalıdır. Bu Anayasa asgaridir ve ama müşterek değildir. Kapsamlı bir şekilde tartışmaya açılmadan kabul edildi. Bu manzaradan sonra yüzde 42 alanlar için büyük bir yenilgi yaşamış gibi bir duygu kamuoyuna hakim olmuştur. Bu yüzde 42 çok önemli bir olaydır. Türkiye’nin en dinamik, ekonomik bakımdan en ileri, eğitim bakımından en ileri kesimlerinin büyük ölçüde yer tuttuğu bir yüzde 42, bugünkü iktidarın temel bir uygulamasına ‘hayır’ demiştir. Bugün yargıda getirilen düzenleme maalesef toplumun yarıya yakının reddettiği tartışmalı bir düzenleme, toplumun ciddi kesiminin reddettiği bir düzenlemedir. (12 Eylül’den hesap sorulacak) dendi. Bazı çevrelerden böyle oy alındı. Bunun yanlış olduğunu söyleniyorduk. Hesap sorulamayacağı şimdi ortaya çıktı. (Sendikal özgürlükler yaygınlaşacak) deniyordu. Daha da kısıtlandı. (İşçiler birden fazla sendikaya üye olacak) dendi. Bırakın birden fazlayı, bir sendikaya üye olan işçiler bile en ağır acıları yaşamak zorunda bırakıldı. İstanbul’da bir kadın işçi sendikaya üye oldu diye işten çıkarıldı. Günlerce açlık grevi yaptı. Ne oldu, bu Anayasa ne getirdi kardeşim? Her gün hukuk skandallarını okuyoruz. Yüzde 42’nin çıkıp bunun hesabını sorması gerekir. Yüzde 42’nin haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Kampanya sırasında biz söylemiştik (Buna hayır diyenler iftihar edecek, evet diyenler pişman olacaklardır. Bir süre sonra ‘Ben zaten oy vermedim’ diyeceklerdir. 12 Eylül Anayasası’nın durumuna dönecektir) demiştik. Şimdi ikinci 12 Eylül Anayasası gelmiştir Türkiye’ye… Demokrasi ciddi bir darbe yemiştir. Demokrasi sadece sandığa gidip oy vermekten ibaret değildir. Oy verilirken basın susturulmuş, muhalefet etkisizleştirilmiş, yargı siyasi denetim altına alınmıştır. Bunun demokrasi ve insan haklarına saygılı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Yüzde 42 içinde yer alan her vatandaşımız kucaklanması gereken, sahiplenilmesi gereken noktadadır. Türkiye’nin geleceği ve umudu da oraya dayanmaktadır. Bunun değerini bilmeli ve sahip çıkmalıyız. AKP’nin Türkiye’yi teslim almasına seyirci kalınması mümkün değildir. Teslim olmamak lazımdır. ‘Pes’ dememek lazımdır,. Referandumu bir yenilgi gibi kabul etmemek lazımdır. Referandumdan önceki iddialarımıza inançla sahip çıkmak lazımdır. O iddialardan vazgeçerek, yüzde 58’in arkasında saf tutarak etkili olamayız. Neyin mücadelesini verdiğimizi çok iyi bilelim. (Boruyu ötürenin peşine ben de takılayım) diyerek muhalefet yapılamaz, Kendimize güvenmeliyiz. İnancımızı ve umudumuzu kaybetmemeliyiz” şeklinde konuştu. |