Yazı Arap harfleri ile olunca Osmanlı okumuşları da Türkçe yerine Arap ve Fars diline yöneldiler. Bu ikisine biraz da Türkçe karıştırdığınızda, ortaya çıkan dil sarhoşluğunun adına Osmanlıca demişler.
Siyasetçi, liselerdeki seçmeli Osmanlıcayı zorunlu ders yapma çabasında. Aklının gerisinde Arap harflerine dönme de olabilir.
Başbakan zorunlu değil derken Cumhurbaşkanı, “İsteseler de, istemeseler de öğretilecek” diyerek dayatıyor.
Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye, yani Yüce Osmanlı Devleti biz Türklerin 623 yıllık geçmişidir de, Osmanlıcanın Türkçe ile bir ilgisi var mı?
Nasıl olsun ki? Adı Osmanlıca ama aslı düpedüz Arap ve Fars (İran) dilleriydi. Yetmediği yerde Türkçe ile karıştırılıyordu. Üçünün de, benzer tarafı bulunmayan üç ayrı dil ailesinden (Ural-Altay / Hami-Sami / Hint-Avrupa) olması, Osmanlı saraylısının uyduruk bir dil tutsaklığıdır ya, bizimkiler işi inada bindiriyorlar.
Avrupa okullarında Latince okutulur, ama onlardaki çoğu dillerin kökeni Latincedir. Oysa bizim dilimizin Arapça ve Farsça ile hiçbir bağı olmadı.
Osmanlıcanın en şaşaalı dönemlerinde bile bu dili anlayıp kullananların oranı yüzde onlarda ve mekânı saraylardı.
İkisi dipten doruğa yabancı, üç dili içeren Osmanlıca, ancak 10 bin elite ulaşabilmişken; bizim Sisdağı’ndan Toros Dağlarına hiçbir insanımız o dili ne konuştu, ne de okuyup yazdı.
Farsça ve Arapçayı filolojilerin ötesinde ele almak gülünçlüktür.
Sahi bu Osmanlıca ciddî bir dil ise dünyanın başka bir yerinde de adını bilen var mı? Grameri yazılmış mı? Sözlüğünü gören oldu mu?
İlber Ortaylı, ülkede Osmanlıcayı okutabilecek öğretmen yokluğundan söz ediyor. Lise sayısına bakınca, bu kadar Osmanlıca bilen adam tarihte hiç olmadı ve olamaz diyor. İmam-Hatiplere bile Arapça öğretemeyenlerin tüm liselilere ne verebileceklerini sorguluyor.
Yanılıyor mu?
Okullarımızda yıllardır yabancı dil öğretmeye çalıştık. Öğretebildik mi? Kendimizi kandırıyoruz. Haftada 3- 5 saatle dil öğrenilmez
Osmanlıca, Türk olmayan annelerden doğmuş padişahların çevresinin, yabancı dil saçmalığından başka bir şey değildi.
Tarihimizde “Türk” sözüne vurgu yapan lider sayısı üçü geçmez. Mustafa Kemal bunların sonuncusudur.
Soruyorum, kırk divan şairini bir araya getirsen, bir Yahya Kemal eder mi?
Osmanlıca yazmış kaç romancın var? Olsa bile tümü bir Yaşar Kemal, bir Kemal Tahir ya da bir Orhan Kemal eder mi?
Kemaller çarpsın sizi!
Dil ve din Türkün kutsal kurumları ve Türkçe kimliğimizdir.
Biz Türkler tarihin hiçbir döneminde Araplaşmadık, Acemleşmedik.
Osmanlıca, on bin kişinin dil sürçmesi olarak, geçmişte bırakılmalıdır. |