|
|
|
KADIN DIŞALIMI YAPARIZ
Azmi Gülsoy
22 Ocak 2014 Çarşamba
,
18:03
tarihinde yazdı. |
|
|
|
Dilimizdeki kızma, sinirlenme, öfke, kin, hınç, öç alma hayra alâmet sözcükler değildir. Türkçeleri yetmemiş başka dillerden de almışız: İntikam, gazap, hiddet, şiddet, asabiyet.. İnsanımız sertlik ve kavga üstüne bu kadar çok sözcük bildiğine göre, bunların alıcısı, kullanıcısı da var demektir.
Her biri bir insan psikolojisini simgeleyen bu davranışların aşırıya kaçması sonucu insan ilişkileri dargınlıktan kavgaya, gruplar arasında savaşa kadar varır.
Toplumumuzun kendine özel, kesinlikle erkek ürünü, sonucu ölüme kadar varan ve resmî adı Aile İçi Şiddet konulmuş bir hastalığı var.
Bunun ilacının, okul ders programlarına alınmak olduğunu önerdiğimiz bir yazıyı şöyle bitirmişiz: “Bu insanlık dramını sosyoloji dersi müfredatına koyabiliyor musunuz? Erkek ve kadının bir arada barış içinde yaşamak zorunda olduklarını, yeterli bir süre enine boyuna işleyebiliyor musunuz?”
Biz, bunun için çok geç bile kalındığını düşünürken adamlar kız ve erkek öğrencinin okullarını ayırmayı öne sürdüler.
62 yıldır eğitimin içindeyim; ortaokul ve liselerimizde evlilik kurumunun en sıradan anlaşmazlıklarının bile ele alındığını, tartışıldığını görmedim. Bu alan halâ tabu görülüyor ve yok sayılıyor; konuya girilince kontrolün kaçırılacağından, cinselliğe çekileceğinden korkuluyor.
Oysa 4 yaşından başlayarak çocuğun cinsellik içgüdüsünün ortaya çıktığı, psikoloji biliminin bir gerçeğidir. İnanmayan gitsin Freud okusun ya da kendi çocukluk hafızasını yoklasın. Bu içgüdüsel davranış günahsa, kimsenin “ben günahsızım” diyecek hâli yok. Ayrıca konu cinsellik değil egemenlik savaşı.
Nüfus Bilim Derneği, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun da desteği ile ortaokul ve lise öğrencilerimiz arasında Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet araştırması yapmış.
Araştırmada ortaya çıkan gerçekleri okuduğumda, tuhaftır sadece İslam ülkelerinin ergin erkeklerinin yarattığını sandığımız bu şiddeti ortaokul ve liseli kızlarımızla erkek öğrencilerimizin doğal kabul ettiğini, suçu kadınlara yüklediğini gördüm.
Yani annesi öldürülen kız, öldüren babanın yanında tavır alıyor. Erkek öğrencilerin babaları haklı çıkarmak için çabaladıklarını görmek eğitimimiz adına yıkım, felâket ve belâ...
Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet belki iletişimin gelişmediği ilk Cumhuriyet yıllarında bu günkü kadar bilinmiyordu, haberleşmedeki gelişimin ışık hızına çıktığı, televizyon ve gazete yayıncılığının en uzak köşelerdeki habere elektrik hızıyla ulaşmaya başladığında, eğitimimiz de konuyu yurttaşlık ve sosyoloji derslerine taşımalıydı.
Eğitimimize yön verenlerle mağara devri insanının refleksleri arasında hiç fark yok. Son 7 yılda kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığı; 2000 yılından bu yana 4 bin kadınımızın öldürüldüğü; 2013 yılının son dokuz ayında bu rakamın 842’ye ulaştığı hiç umursanmıyor.
Bu gidişle bir gün gelir, bizimkiler tükenince, Batı vermez de, artık Afrika’dan mı olur, Güney Asya’dan mı bilemem, kadın dışalımı yaparız.
|
|
Bu haber toplam 2388 defa okunmuştur. |
|
|
|
|
|
|
|
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir. |
|
|
|
Toplam (0) adet yorum eklenmiştir. |
|
|
Bu Yazıya Yorum yapılmamış ilk yorum yazan siz olun!
|
|
Bu yazıyı paylaşın: |
|
|
|
|
|
|
|