|
|
|
KİRLİ DERELERİN ve AZGIN TRAFİĞİN GÖRELESİ
Azmi Gülsoy
10 Ekim 2013 Perşembe
,
19:01
tarihinde yazdı. |
|
|
|
Ziya Paşa ünlü beytinde der ki; kişi işiyle öğünmelidir; eğer aklı varsa bu da işiyle ölçülür, lâfıyla değil. Bizde öğünen artist çok fakat ortada öğülecek iş yok.
Size Görele’den birkaç umursamazlık örneği sunuyorum.
İlçemiz doğuda Çavuşlu’ya doğru gelişirken, batıda Kuşçulu köyüne ulaştı.
Şehirde, doğu-batı yönlü yolların üstünde bir sürü köprü bulunmaktadır ve ister dere deyin ister çay, her birinin altından yıl boyu pırıl pırıl sular akar, denize ulaşır. Yerel adlarıyla Yeğenli Deresi, Kaba Deresi, Büyük Dere, Kuyu Deresi, Çömlekçi deresi ilçemizin gerdanlıklarıdır. Sahi öyle mi?
Hiç bu derelerden birinin ya da özellikle Büyükdere’nin üzerindeki köprülerin korkuluğuna dayanıp alttaki suya bakarak, hayale dalıp dinlendiğiniz oldu mu?
Ben bu soruyu birkaç arkadaşıma sordum ve yanıtlar ürkütücüydü: “İğrenç! Görele’nin gizli çöplüğü!”
Oysa türkü çağıran şırıltısıyla, billur görüntüsüyle dereler ne güzel dinlendirir...
Evde ve işte bunaldığımızda iki misafirimizle çay içeceğimiz, pide yiyeceğimiz, konuşup dinlenebileceğimiz yerler, dolgu alanındaki işletmelerdir: Taşpark, Yalçının Yeri, Aspava, Hayrullah Koç Parkı ve İskele Restoran. Hepsi de ağır araçların durmaksızın kükreyip geçtiği uluslararası yol boyuna dizilmiş bu yerlerin ses kirliliği nedeniyle ideal bir dinlenme ve rahatlık sağlayamayacağı ta baştan belliydi.
Denize kıyısı olup içinden beş dere akan, yani suya doymuş kente acayip havuzlar yapılacağına dereler temizlenip, kontrole alınsa; kıyıları dinlenilecek biçimde düzenlense ve dolgu alanı da hesaplıca ağaçlandırılarak şehri kilitleyen arabalara ayrılsa daha uygun düşmez miydi?
Bu seçenek halâ var: şehrin ortasındaki Büyük Dere! Allah vergisi bir güzellik olarak akıyor. Fakat bizimkilerin görme organı bağlı...
Önce derelerin hepsini pislik yuvası olmaktan kurtaracaksınız. Büyük Dere’yi ele alıp karşılıklı kıyılara, ta yukarıdaki büklere kadar neler yapılmaz ki.
***
Ve Görele araç trafiği keşmekeşiyle felç olmuş durumda. ‘Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler’ mantığı ile yönetimsizliğe teslim edilmiş görünümde. Her iki tarafta da öyle bir umursamazlık var ki, trafik polisi hiç araba yokmuş gibi davranırken sürücüler de polis yok tavrı sergiliyorlar. Bu trafik kargaşasını yaratıp, kontrolü engelleyen güç kim, bilen varsa söylesin Allah aşkına!
Epeycedir yeni bir uygulama da başlatıldı. Giresun yönünden gelen küçük ve orta büyüklükteki araçlar ışıklardan şehre girmekten kaçınıyorlar, Aspava önündeki adsız ve hemen aşağısındaki dar sokaktan Bim’in önüne dalarak, kısadan Karahacıoğlu Caddesi’ne çıkıp, her dakika çok büyük karmaşaya neden oluyorlar ki, orası dört yönlü bir kavşak ve taksi durakları ile zaten felç.
***
Sözü şimdilik kaldırımlarla bitiriyorum.
Kaldırımlar hiçbir dükkân sahibinin malı değil, sadece yayanın yürüme yoludur ve saldırgan bir trafikte yayaların kaldırıma çok ihtiyaçları var. Ama yayaya kaldırımda yer yok; çünkü Belediye kaldırımları dükkân sahiplerine bağışladı. Ve yıllardır kaldırımlarda karyoladan düdüklü tencereye kadar akla gelen her nesne yığılmış duruyor.
Ayıptır! Görele çadırkent değil bir üniversite şehri!
Ben utanıyorum ya siz?
|
|
Bu haber toplam 2619 defa okunmuştur. |
|
|
|
|
|
|
|
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir. |
|
|
|
Toplam (0) adet yorum eklenmiştir. |
|
|
Bu Yazıya Yorum yapılmamış ilk yorum yazan siz olun!
|
|
Bu yazıyı paylaşın: |
|
|
|
|
|
|
|