Biz çocukluğumuzda mevsimin ilk denizine 23 Nisan bayramlarımızda girerdik. Elbet su buz gibi olur, bir iki daldıktan sonra titreyerek çıkardık. Çoğunlukla ikinci girişimizi de 19 Mayıs bayramında denerdik.
Oysa sular çok daha geç ısınır.
Sahil Güvenlik Bölge Komutanlığı, Karadeniz kıyı valilerine gönderdiği bir yazıyla denizde boğulmalara neden olan, “rip akıntısı” konusunda uyarmış.
Buradaki “rip” sözcüğü, yabancı dilin Türkçemize hangi yollarla girdiğine ilginç bir örnektir. Ordumuzun eğitimi Amerika’ya bağlı ya, oranın dili.
Anlamı şu: “Girdap, anafor; ters akıntıların birleşmesiyle oluşan dalgalı su”.
Yanına “çeken akıntı” olarak Türkçesi de yazılmış. Yabancı dil züppeliği var ya, biliyorum ki, Türkçesi gidecek, İngilizcesi kalacaktır.
Buradaki şaşırtıcı durum, uyarının eğitimcilerden değil de askerden geliyor olması. Çünkü bu boğulmaların 17-24 yaş aralığında yoğunlaştığı saptanmış ki; lise, üniversite çağı gençleri oldukları anlaşılıyor. Konuya eğitimcilerin el koyması gerekirken “müdahale” deniz kuvvetlerimizden gelince ilgimi çekti. Hani ordumuzun savunma göreviyle ilgili olmayan işlere bulaşma huyu var ya...
Neyse biz çeken akıntıya gelelim:
Kıyı yamacına tırmanmış dalganın gücü bir yerde kesilince, tonlarca su, meyile uyarak ve gene tonlarca güçle geri kaymaya başlar. Kıyıdan görünmez ama hemen sığ sudan başlayıp geriye dönen bu kumlu, hattâ çakıllı kitle gittikçe artarak ilerleyen bir derinlik de kazanır.
Yüzmekte olduğunuz deniz, derinliğe ve kıyının yapısına bağlı olarak, çeken akıntıyı hesapta olmayan boğulmalardan, zararsız sürüklenmelere kadar türlü biçimlere sokabilir. Bu da yüzücüde bir telaş, korku ve çaresizliğe sürüklenme psikolojisi yaratır.
Boğulmaya götüren işte bu çöküştür!
Kurtuluş yolu var mı?
Var elbet!
Karadeniz sertliği ile bilinen bir denizdir. Kuzey kıyılarımız lodos dışında hemen bütün rüzgârlara açıktır. Az sayıdaki deltaların dışında doğal plaja rastlanmaz. Bu nedenle hırçın denizde yüzen hem moraline, hem de yüzme gücüne sahip olmak zorundadır.
Boğulma paniğine girenler yüzde 65 kurtarılıyor. Başkası kurtarıyorsa, siz de kendinizi kurtarabilirsiniz.
Unutmayın, her hâl-ü kârda suyun yüzünde kalmak var!
Kıyıdan dönen su sizi açığa sürüklerken dip ayağınızın altından kaçar. Önce aklınızı başınıza toplayacak, panik yapmayacaksınız. Yineliyorum, kol ve bacak gücünüzü uyumlu kullanarak yüzeyde kalmaya çalışacaksınız!
Sonra kıyıya doğru değil, sağa ya da sola doğru, kıyıya paralel yüzerek açığa, dalgaların kırılma noktasına doğru çeken akıntıdan kurtulacaksınız.
Mevsime girmek üzereyiz; iyi yüzmeler!
Merak bu ya aklıma takıldı.
Çeken akıntıda boğulanların sadece yüzde 16’sı bayanmış.
Güçleri ve yüzme becerileri erkeklerden daha mı yüksek; yoksa boğan meleklere rüşvet mi veriyorlar?
Yüzme kadına haram olsa, tamamı boğulmaz mıydı? |