Kızılcahamam kampında iktidar partimiz milletvekillerine yapılan konuşmanın ilginç cümleleri televizyon ve gazetelerde detaylarıyla yayınlandı. Üsluba ve özellikle seçilmiş izlenimi veren sözcüklere bakılırsa, önümüzdeki seçim döneminin çok kırıcı, saldırgan ve tahrik edici, sanki bir savaş havasında geçeceği kolayca tahmin edilebilir.
Bu yargıya nasıl vardım? Ortada olan söylemlerden:
“Alçakların, şerefsizlerin cesareti kadar da namusluların cesareti olmazsa, o zaman kaybederiz!”
Kendi tarafınız için “namuslu” sıfatına el koydunuz mu, otomatik olarak karşı tarafta o vasfı yok saydığınız anlaşılır. Zaten muhalefet için “alçak, şerefsiz” sıfatları esirgenmemiş.
“Durarak olmaz, defansta kalarak olmaz... Biz ofansif olacağız!”
Futbolun çok bilinen iki taktiği: Defans savunmada kalmaktır.
Vurgulanan “ofansif”in Redhouse Sözlüğündeki karşılığı “saldırgan, kırıcı, hakaret edici” oluyor. İngilizlerin ofansifine Farsça zorbalık, Fransızca otoriteri de biz ekleyelim. Muhalefet yedi iklimin sarmalında, nefessizlikten boğulsun.
“Bizler kutsal bir emaneti taşıyoruz! En küçük bir gevşeme, Türkiye’nin eski Türkiye’ye rücu etmesine sebep olabilir.”
Kutsal emaneti taşıyanın, bir yandan da küfürler savurarak kutsallığın tek sahibi olduğunu iddia etmesindeki günah acaba nasıl gizlenecek ya da açıklanacak?
En küçük gevşeme ‘eski Türkiye’yi geri getirirmiş.
Eski Türkiye hangisi? Osmanlı değil... Öyleyse kötülenen, Atatürk Türkiye’si ile çok partili dönemin demokratik Türkiye’si..?
Bu sözleri söyleyenler biz ununu elemiş eleğini asmış öğretmenlerin öğrencileridir. Şimdi başımızı iki elimiz arasına aldık düşünüyoruz:
Kutsal emanet taşıdıklarını söyleyenlere küfrü biz mi öğrettik acaba?
Hayır, kesinlikle öğretmedik; bizim öğrettiklerimizin özeti şu:
“Demokrasi, millî iradeye ve hür seçime dayalı yönetim şeklidir; insanın insanla olan ilişkilerini düzenler. Bir de teokrasi var ki; dinî esaslara göre yürütülen yönetim biçimidir.” Teokratik Avrupa bu günkü olgunluğuna ulaşmak için Yüzyıl Savaşları’nı yapmış ve kurtuluşu teokrasiden demokrasiye geçmekte bulmuştur. Bugün çoğu İslam devletlerinde galiba başka bir yüzyıl savaşı sürüyor gibi.”
“Demokrasi, egemenliğin halktan kaynaklandığı yönetim biçimidir. Toplumu yönetecek otoritenin, topluluğu oluşturan tüm bireylere dayanması ilkesi, demokrasinin önceliğidir.”
“Demokrasi, halkın, halk tarafından ve halk için yönetilmesidir.”
“Demokrasi, bireylerin doğuştan eşit ve özgür olduğu bir yönetimdir. Topluma ait olduğu var sayılan ile özel yaşama ait olduğu varsayılanlar arasındaki ayrımı, çok ince hesaplamak zorunluğu vardır. Ben böyle istiyorum olmaz.”
“Osmanlıdaki demokrasi padişahın bile yetkilerini sınırlamıştır. Tanzimat, kişi haklarını öne çıkarmış ve herkese yasa karşısında eşit hak vermiştir”.
“İktidar olmak halk adına ülkeyi yönetmektir. Muhalefetin görevi de halk adına iktidarı denetlemektir.”
“Yargı yasalar çerçevesinde bağımsızdır ve hükümlerinin tek denetleyicisi yüksek yargıdır. Politikacı yargının üstünde ve dışında olamaz. Son sözü yasa söyler”.
Bu öğrettiklerimizde özgürlükleri keyfe göre daraltma var mı? |