Arap baharının rüzgarı neredeyse tüm islam alemini kavuruyor. Tunus’ta başlayan hareket tüm müslimanları etkisi altına aldı. Şu anda müslimanlar olarak her bakımdan zor bir dönemden geçmekteyiz. Çünkü müslimanlar Allah katında kardeştir. Öyleyse yaşanan her olayda bizlerinde sorumluluğu vardır. Son zamanlarda Mısır’da ve Suriye’de çoluk çocuk, genç, yaşlı demeden binlerce insan katledilmekte. Şükürler olsun bizler Türkiye’de şimdilerde oldukça rahatız. Fakat akan müsliman kanı dünyanın neresinde olursa olsun yine bizim kanımızdır. Hayatını kaybeden insanlar bizim insanlarımızdır.
Küffar buzullarda bir fok balığı zarar görse oraya binlerce dolar harcayıp helikopterlerle ekip gönderip onun kurtulmasını sağlar. Fakat iş müslimana gelince bizleri birbirimize düşürüp bu olaydan nasıl faydalanabilirim diye çeşitli oyunlar peşine düşerler. Bu durum sadece şimdiye mahsus değil hep öyledir. Bundan sonrada hep böyle olacaktır.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı kerim’de yüce Allah şöyle buyuruyor: "Yahudî ve hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zalim topluluğa hidayet etmez" (Maide, 51)
Bu ayet bize gösteriyor ki müslimanın müslimandan başka dostu yok. Öyleyse küffarın sözüne aldırmadan din kardeşlerimizin bu dar durumdan çıkmaları için hem madden hem de manen yanlarında olmalıyız.
Şuan, Mısır ve Suriye’de yüzlerce, binlerce insan hayatını kaybetmekte. Bu olaylar tek kişinin kendi isteği doğrultusunda kocaman bir ülkeyi baskı altına alarak diktatörce yönetmesine karşı çıkmış halk direnişi olarak görülüyor. Evet, artık İslam dünyasına demokrasinin eşitliğin gelme zamanı geldi de geçti bile. Halk özgürce yaşamak istiyor halk istiyorsa da inşallah emeline kavuşacaktır. Halk isteği karşısında hiçbir diktatör güç duramaz.
Allah ‘ın izni ve bizlerin de birbirine kenetlenmesiyle İslam dünyası huzura kavuşacak Orta Çağdan kalma diktatörlük anlayışı son bulacak gerçek müslimanlık yaşanır olacaktır. |