Bir ülkenin kalkınması ve geleceğe emin adımlarla gitmesi için önce öz değerlerine sahip çıkması gerekir.
Günümüzde beyin göçü ülkemizin öncelikli sorunlarından biri haline gelmiş durumda. Gelişmiş ülkeler bizim gibi kendi insanına yeterince değer vermeyen ülkelerdeki yetenekli insanlara iyi şartlar sunarak onları kendi ülkelerine çekiyorlar. Aslında büyümenin, kalkınmanın da öncelikli şartı budur. Osmanlıyı düşünelim Osmanlıyı cihan imparatoru yapan neydi? Tabi ki her milletten insanın bulunduğu bilim insanlarıydı. Osmanlı kendi ülkesinde ve diğer ülkelerdeki zeki ve yetenekli insanlara iyi şartlar sunarak onlara sahip çıkıyordu. Dünyanın dört bir tarafından her dinden her milletten bilim adamını bünyesinde barındırıyordu. Bugün Avrupa Amerika da aynısını yapmıyor mu dünyada ne kadar kabiliyetli insan varsa bünyesinde topluyor. Her türlü alanda onları istihdam ediyor. Sonra da bu kişileri bekli de doğup büyüdüğü ekmeğini yediği yere karşı acımasızca kullanıyor.
Bu zeki ve kabiliyetli insanları bizim gibi ülkeler büyük masraflarla yetiştiriyor. Devlet insanını yetiştirmek için okul veriyor, yurt veriyor, defter kitap veriyor, burs veriyor, yetmedi evden okula rahat gidip gelsin diye ücretsiz servisle evden okula okuldan eve taşıyor. Sonra da yapmış oldukları tüm masrafları hiçe sayarak bu insanların başka devletlerin menfaati için yurt dışına gitmelerine göz yumuyor.
Düşündüğümüzde bir devlet bir bilim insanını yetiştirmek için uzun yıllar milyonları bulan paralar harcıyor. O kişi yetişince de yetiştirdiği değerden haberi dahi olmuyor. Yani tabiri caizse biz ağacın gölgesini çekiyoruz meyveyi başkası yiyor.
Devletimizin en değerli hazinesi olan üstün beyinlerine sahip çıkması onlara uygun istihdam alanları sağlaması zarurettir, boynunun borcudur. Aksi taktirde Allah korusun, çağın gerisinde kalıp pervasızca çırpınmak kaderimiz olur. |