Emeklilerin yüzde doksanından fazlası bankalara borçlu,
Küçük esnafın büyük bir kısmı iş yapamaz durumda, çünkü neredeyse 15–20 haneli mahalle aralarına kadar büyük marketlerin şubeleri açıldı.
“Bakkal amca”, “tanıdık esnaf “ gibi söylemler uzun sürede geçerliliğini yitirdi.
İlk başta bakkalına esnasına sahip çıkan vatandaş parasızlığın sonucu mecburen ucuzluğa yönlendi. Ya da parasız bırakılarak istemeden yönlendirildi.
Kapitalist Sermaye küçük esnafı ezmeye devam ederken, milleti de sömürmeye devam ediyor.
Cebinden parası çekilen emekli, memur işçi ile ürününün karşılığını alamayan müstahsil geçim derdine düşüp bakkal amcasını, komşu ve akraba esnafını unuttu.
Zengin çok süratli ve hızla parasına para katarken, fakirde aynı oranda ve hatta daha hızlı şekilde gerilemeye, fakirleşmeye devam ediyor.
Zengin fakir ve orta gelirli bir toplum daha huzurlu yaşıyordu. Çünkü Orta gelirli olan kesim bir şekilde fakirle destek çıkıyordu.
Şimdi ise “Orta Direk” denilen ve milletin omurgası olan kesim kalmadı. Orta direğin büyük bir kısmı da fakirlik gurubuna dâhil olunca dengeler alt üst oldu. Omurgasız, yani orta direksiz kalan millet ayakta duramaz hale geldi.
Zengin parasına para katma peşindeyken, fakirde geçim derdi ile uğraşarak çol çocuğunun rızkını kazanmak için çabalıyor.
Niyetim asla zengin düşmanlığı yapmak değil. Tabiî ki zenginde olacak. Onlar olmasa olmazlardan, ama “Hep bana” mantığı ile olan zengin değil, fakiri kollayarak sömürme hesapları yaparak değil, hak, adalet gözeterek iş yapan zenginler olmalıdır.
* * *
Yabancıların eline geçmiş olan birçok sermaye şirketlerinin, oluk oluk para verdikleri danışmanları, şirketlerine halkın cebinden paraları nasıl alırız hesapları yapmaktadırlar.
Tabiî ki gerçekten işinin kapasitesini artırmak, daha fazla istihdam sağlamak ve emeğinin karşılığını alarak iş yapmaya çalışan şirketlerde var. Bu durumda olan şirketlerin yöneticileri baş tacımızdır.
Lafımız sömürme ve zaten yoksulluğa doğru sürüklene vatandaşın cebinden para almak için her türlü dümeni çevirenlere…
* * *
Şimdi gelelim sonuca: İşte çoğunluğu üniversitede okuyan ve Gezi Parkını bahane ederek içindeki kini nefret eyleme dönüştürerek ifade etmeye çalışan gençlerimizin büyük bir kısmı sömürüldüğünü fark eden büyük kesimin yanı fakirlerin evlatları..
Bence yetkililerin bunu iyi analız ederek olayların nedenini bu doğrultuda aramaları gerekmektedir.
Yoksa parkta yıkılacak olan 3-5 ağacın bahane olduğunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok sanırım.. |