Akaydın, Antkart’ı yırtıp atmıştı
Antalya’da Halk Kart sisteminin çöktüğünü belirten AK Parti İl Başkanı Hüseyin Samani, “21. yüzyılda bilgi ve teknoloji çağında, kara trenden hızlı trene geçtiğimiz, gemiler inşa edip onların otomasyonunu sağladığımız ve kentlere Mobese sistemleri kurduğumuz bir ortamda, Antalya’da aylardır CHP usulü otomasyon ve ücretlendirme sisteminin çökmüş olduğunu konuşuyoruz. Halkkart sisteminde kartların alımı, okutması, doldurması, binmesi çileli, validatörleri arızalı, fiş vermiyor ve bakiye görüntülemiyor, kaç para çektiğini kimse bilmiyor. En önemli husus, bu kartın sahibi kim ise ortada görünmüyor. Arada sırada Akaydın ve avukatı çıkıp açıklama yapıyor. Böyle bir sistemin adına CHP, ‘Halkkart’ dedi. Adından dolayı herkes, halkı rahatlatan ve yaşamını kolaylaştıran bir kart bekliyordu. Ancak, Halkkart tam tersine kolaylaştıran değil, zorlaştıran ‘Çilekart’tır.. Bu sistem Antalyalılara çile çektiriyor.
Hoca Antalyalıları kurban etti
Antalyalıların en başından yanlış adımların atıldığı belli olan ‘Halkkart’a kurban edildiğini öne süren Samani, “Halkkart ızdırabının çilesini Antalyalılar çekiyor, biz çekiyoruz. Akaydın, 29 Mart yerel seçimleri öncesinde değişik yerlerde düzenlediği toplantılarda, daha önce çalışan Antkart sistemini yırtıp atayacağını söylemişti. Antkart işleyen bir sistemdi, araçların hangi durakta olduğunu gösteren, dolum yapıldığı zaman fiş veren ve bakiyenin görüntülendiği bir sistemdi. Akaydın ‘yırtıp atacağım’ dedi ve sözünü yerine getirmek adına yırtıp attı” diye konuştu.
Sıkıntıları Akaydın değil, Halk çekiyor
Antkart ihalesi yapılırken 5 firma basının önünde sistemlerini kurduğunu, çalıştırılıp, denendiğini belirten Samani, “Halkkart ihalesi yapılırken böyle bir sistem kurulmadı. Çünkü ortada böyle bir sistem yok. Basın mensuplarını ihale kısmında aldılar, demo gösteriminde gösterecek bir şeyleri olmadığı için dışarı çıkardılar. Karanlık bir odada komisyon üyelerine de ‘Demoyu gördünüz’ dediler. Güya sistemin çalıştığını onlar görmüş oldu. İhaleyi yapan komisyon ve encümen üyeleri çalışan bir sistemi görmüş ise, neden şimdiye kadar bu sistem hiç çalışmadı? Sistemi kullananlar mı kullanmayı unuttu, çalışan sistem mi ertesi gün bozuldu, yoksa böyle çalışan bir sistem mi yoktu? İhaleye giren diğer firmalar demo ortaya koyamadıkları gerekçesi ile tek firma kalana kadar saf dışı bırakıldılar. 21 günlük çiçeği burnunda A-Kent firmasına ihaleyi verdiler. 21 günlük bir firmadan yeterlilik ve çalışan bir sistemi ortaya koyması beklenemezdi, ancak ihaleyi alması gerekiyordu. İhaleye diğer girenler saf dışı bırakıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Akaydın çok iyi bilir, 21 günlük bir bebek yürüyemez, 21 günlük bir firmaya Antalya’nın otomasyonunu teslim ederseniz, bu sıkıntıları Akaydın değil, halk çeker. Sistem kuramadığı ve yeterliliği olmadığı gerekçesiyle ihaleye giremeyen Minibüsçüler Odası daha sonra sözleşme aşamasında bu şirkete ortak yapıldı. İhaleye almadığınız bir firmayı nasıl tekrar ortak yapabiliyorsunuz. Bu açıkça ihaleye fesat karıştırmaktır” dedi.
Susma hakkını kullanan STK ve Odalar var
Samani konuşmasının devamında, “Sayıştay denetçilerinin ortaya çıkardığı raporda, ihaleyi alan Halkkart’ın yeterliliğinin olmadığı tescillenmiş oldu. Sonra da Antalya olarak hep birlikte ayağa kalktık. Aslında daha önce ayağa kalkmamız gerekiyordu. Bugüne kadar birçok açıklama yaptık. O gün duyarlılık göstermeyen bazı çevreler bugün duyarlılık gösteriyor, bu sevindirici bir durum. Ancak, hala susma hakkını kullanan bazı Sivil Toplum Örgütleri ve odalar var. Bizim dönemimizde çalışan bir sistemle alakalı sürekli açıklama yapan bazı kesimler şimdi susma hakkını kullanıyor. Akaydın, Sayıştay denetçilerinin raporu üzerine açıklama yaparak ‘Bizde Antkart’ın şartnamesinin aynısını yaptık’ diyor. Keşke şartnamenin aynısı olsaydı. Şartnamede 21 günlük firmanın işine gelmeyen maddeler çıkarılmıştır. Önceki dönem çalışan sistemin ihale şartnamesinde var olan,
‘Antalya’da otomasyon ve ücretlendirme sistemi kuracak olan firmanın beş yıl tecrübeli bir firma olması’,
‘Üç farklı projeyi çalıştırmış, işletmiş ve rüştünü ispatlamış bir firma olması’,
‘En az 850 araç çalıştırmış ve işletmiş olması’,
‘Bir milyon kartta kullanılıyor olması’ gibi maddeleri kendi yaptıkları ihale şartnamesinden çıkartmışladır. Bu şartlar olsaydı, 21 günlük bir firma bu ihaleyi alamazdı. Sayıştay denetçileri de bunu ortaya çıkarttılar. Akaydın, önceki şartnamenin aynısı diyor, ancak ne hikmetse Genel Sekreteri apar topar izne ayrılıyor. Antalya belediyesini yönetmek, Antalya Belediyesi’ne genel sekreterlik yapmak, mesai saatleri içerisinde başka işlerle uğraşmaya benzemez.
Bir de bu süreçte sistemin kullanılamayışı ve işletilememesinden dolayı ortaya çıkan zarar var. Akaydın Şubat’ta çalışması gereken sistem çalışmadığı için sürekli padişah gibi çıkarak süre açıkladı. Bu tip sistemlerin ne zaman çalışıp çalışmayacağı şartnamede belli olur, belediye başkanının iki dudağı arasında olmaz. Sıkıştığı zaman ‘Süreyi uzattım’ diyor. Sistem baştan yanlış yürüdüğü için dikiş tutmadı. Bu süre içerisinde yüzde 2 pay alacak olan belediyenin kasasına para girmedi ve kamu zararı ortaya çıktı” dedi.
Kayseri’yi bırak, Antalya’ya mercek tut
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu mecliste yaptığı konuşmasında, Kayseri Belediye’sinde yolsuzluk yapıldığını iddia ettiğini belirten Samani, “Orada yolsuzluk yapan birisi var. Zira, belediye başkanı yolsuzluğun üzerine giderek onunla ilgili suç duyurusunda bulunuyor ve suçlular hapse giriyor. Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan müdahale edip, ‘Yolsuzluğa tahammülümüz yok’ diyerek konunun aydınlatılmasını istiyor. Bu konuda bilgi sahibi olmayan Kılıçdaroğlu ise, çıkıp mecliste Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne mercek tutuyor. Sen o mercek elindeyken kendi belediyelerine tut. Gel, Antalya Büyükşehir Belediyesi Sayıştay raporu ile açıkça ortaya çıkmış, ihaleye fesat karıştırmış ona tut, burada hangi yolsuzlukları yapmış ona tut. Önce yetkin olan konulara gir, onları düzelt. Kendi belediyelerine hiç bakmıyor, AK Partili belediyeler ile uğraşıyor. İstediği kadar uğraşsın, oralarda bir şey bulamaz” diye konuştu.
CHP demek kuyruk demek
CHP zihniyetini ve CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Akaydın’ı eleştiren Samani, “Seçimden önce de Antkart ile ilgili herşeyi söylediler. Şu anki sistem, belediyenin aleyhinedir. Vatandaşın zararınadır. Kamunun zararınadır. CHP’nin ulaşım, otomasyon, trafik ve diğer meselelere bilimsel yaklaşma anlayışı budur. Bu anlayış, Antalya’yı kilitledi. CHP demek zaten halkı kuyruklara sokmak demek. Bu ekmek, mazot, Halkkart kuyruğu olur. CHP demek, kuyruk demek. Değişen hiçbir şey yok. Biz belediyeyi CHP’li bir belediyeden aldık. O zaman Antalya halkı ‘Kilitlendik’ dedi. AK Partili belediye geldi ve bu kilitleri açtı. Şimdi Antalya yine kilitlendi, ancak AK Parti tekrar gelip, bu kilitleri açmasını bilir. Akaydın bu trafiğe önlem almazsa, 2 yıl sonra Antalya yaşanmaz bir kent olacak. Biz çözüm önerilerini de ortaya koyuyoruz. Yok dedikleri Ulaşım Master Planı’nda 32 tane köprülü kavşak öngörülüyordu. 11 tanesini yaptık. 10 tanesini bu dönem yapacaktık. CHP ise, seçimden önce köprülü kavşaklara beton dökeceğini ve kapatılması gerektiğini söylediler. Köprülü kavşaklara beton dökülmesine inanıyorsa, döksünler betonu. Antalyalı yüzüne tükürüyor mu, tükürmüyor mu görelim” dedi.
Akaydın, tescilli şark kurnazı oldu
Kırcami’nin İmar Planı’nın da artık suya düştüğünü söyleyen Samani, “CHP zihniyeti ile yapılması mümkün değil. Akaydın yeni konuta ihtiyaç yok diye açıklamalar yapıyor. CHP’li odalar mahkemeye başvuruyor iptal ettiriyor. Altınova imar planını kilitlediler, yeni düzenlemelerin önünü kapattılar. Akaydın, nerede bir sorun varsa, oraya bir sorun da kendi koydu. Halkoylamasında CHP’li Büyükşehir Belediyesi, billboardlara sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde, ‘Orman yangınına hayır, şiddete hayır’ gibi afişler astı. Afişlerle halkoylamasında hayır kampanyası yaptığını söyledik ve Akaydın şark kurnazlığı yapıyor diyerek suç duyurusunda bulunduk. Antalya Valiliği afişleri toplattı, Akaydın afişlerin toplatılma konusunu mahkemeye götürdü. Yani, ‘AK Partililer bana şark kurnazı diyor, ben şark kurnazı’ değilim diyerek mahkemeye gitti. Mahkeme ise Akaydın’ın başvurusunu reddetti, dolayısıyla Akaydın, ‘Tescilli şark kurnazı oldu” diye konuştu. |