Halkkart ihalesinin iptaline yönelik Ömer Aydoğmuş’un 2. İdare Mahkemesi’nde açtığı davada karar olduğu öne sürülen duruşma dün yapıldı. Duruşmaya Büyükşehir, A-Kent firması ve Minibüsçüler Odası gelmedi.
Davanın bilirkişiye gidebileceği öne sürülürken Öztürk, davadan karar çıkmasını beklediklerini ifade etti. Toplu ulaşımda kullanılan ilk kartlı sistem olan Antkart’a iptal yolunu açan davanın avukatı da olan Hüseyin Öztürk, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Akaydın’ın getirdiği Halkkart’a 2 ayrı iptal davası açmıştı. Biri geri çekilen davalardan diğerinin karar duruşması dün yapıldı. 2.İdare Mahkemesi’ndeki davadan ya iptal ya da Halkkart’la yola devam kararı çıkması bekleniyor. Avukat Hüseyin Öztürk ve Avukat Mustafa Ak’ın savunmasını dinleyen hakim, tüm delil, belge ve bilgileri alarak duruşmanın sona erdiğini bildirdi. Mahkeme de Halkkart’ın ihalesini alan A-Kent’in yüzde 10 hissesinin 5 bin liraya Minibüsçüler Odası’na satıldığı, minibüsçülerin firmaya ortak olduğu öne sürüldü. 16 haftalık yapım süresinin uzatılmasına gerekçe olarak belediyenin, validatör ekranların inç boyutunun büyütülmesi nedenini gösterdiğini belirtildi. Öztürk, “İhalede validatör sunumu yapıldı. Cihazların boyutu belliyken süre uzatımına ilişkin yanıt inandırıcı değildir. Validatörler daha önce görülmemiş miydi” diye sordu. Öztürk, 40 otobüsün iptali için de dava açmıştı. Avukat Hüseyin Öztürk Halkkart’ta ihaleye fesat karıştırmak ve edimin ifasına fesat karıştırmak, ulaşımla ilgili mahkeme kararlarının uygulanmasını engellemek üzere kararlar alan UKOME üyeleri, minibüslerin AB plakalı otobüslere dönüşümü ile ilgili verilmiş mahkeme kararına rağmen devrini sağlayacak işlem tesis etmek isteyen bir encümen üyesi hakkında iş takipçiliği ve yetkilerini suistimal etmiş olabileceği gerekçeleriyle de savcılığa suç duyurularında bulunacaktı. Öztürk bunların dışında ayrıca Valilik ve UKOME aleyhine ulaşımla ilgili mahkeme kararlarını uygulamadıkları için de 15 milyon liralık tazminat davası açmaya hazırlandığını öne sürmüştü. Tüm bunların yanında Avukat Hüseyin Öztürk, incelemelerini tamamladıktan sonra Antalya’da bulunan 636 minibüsten 300 minibüsün iptali için de dava açmaya hazırlanıyordu. Ancak Öztürk bu davaları açmadı ve suç duyurularında da bulunmadı.
22 maddelik savunma Mahkemede Avukat Hüseyin Öztürk 22 maddeden oluşan bir savunmada bulundu. Öztürk, ‘ihale komisyonu sıfatı’ ile ihaleyi gerçekleştiren encümen, meclisin kendilerine vermiş olduğu yetkiyi aştığını öne sürdü. Sistemin sadece minibüs ve otobüste kullanılacağı öne sürülürken tramvay, hafif raylı tren, deniz otobüsü, otopark, müze ve benzeri kullanımlar için de encümene yetki verildiğini hatırlattı. Encümen heyetinin, Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından verilen yetkiyi aşarak ihale kapsamını hukuka aykırı olarak genişlettiği iddia etti. Öztürk ikincil olarak, dava konusu Halkkart ihalesinin tüm maliyetinin toplu ulaşım esnafına yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu öne sürdü. Kesinleşmiş yargı kararına rağmen Büyükşehir’in elektronik biletleme sistemine ilişkin Halkkart ihalesinin tüm maliyetini toplu ulaşım esnafına yükleyerek hakkaniyete aykırı davrandığını iddia etti. İptale konu işlemlerin hukuka aykırı olduğunun altını çizdi. Halkkart’ın elektrik-su ve telefon faturası öderken dahil bir çok yerde kullanılmak istendiği de ortaya çıkmış oldu.
Süre en fazla 4 yıl olabilir Öztürk, ihale komisyonu olarak görev yapan encümen heyetinin, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yetkisini ihlal ettiğini iddia etti. Yüzde 2’lik belediye payının hakkaniyete uyarlılığı bulunmadığının altını çizdi. Davalı Büyükşehir Belediyesi tarafından tercih edilen ihale kanunun hukuka uyarlılığı olmadığını belirterek, ihalenin içeriğinin hizmet alımı olması nedeniyle 2886 yerine 4734 sayılı kanuna göre yapılması gerektiğinin altını çizdi. İhalenin iptalini istedi. Halkkart ihalesinin 5393 sayılı kanunun 67’nci maddesine aykırı olduğunu, belediyenin 10 yıllık ihale yapamayacağını öne sürdü. İhalenin süresinin, ilk mahalli idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere yapılabileceğini belirtti. Öztürk, “Buna göre sayın Akaydın, göreve gelişinin birinci yılında Halkkart ihalesini yaptı. İhale süresi en fazla 4 yıl olabilir. Bu süre kendi görev süresinin sonunu sadece 6 ay geçebilir. Halkkartın bir firmaya 10 yıllığına ihale edilmesi hukuka aykırıdır” dedi.
Halkın parası alındı A-Kent firmasının sadece 3 milyon 300 bin lira kart satışından para kazanacağını söyledi. Öztürk, bu paranın Antalya halkının cebinden hizmet öncesi çıkmasına sebebiyet verildiğinin ortaya çıkacağını öne sürdü. Halkkart ihalesindeki validatörlerin Ölçüler ve Ayarlar Kanunu’na aykırı olduğunu, yanlış değerlendirme ve ölçümleme yapılarak kartlardan olması gerekenden farklı şekilde bedel düşebileceğinin imkan dahilinde olduğunu anlattı. Öztürk, aynı kamu hizmetine farklı ücret uygulaması ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini öne sürdü. 2 ve 5 binişlik biletlerdeki yüksek ücret tarifesinden bahsetti. Halkkart’ta 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununa aykırılık bulunduğuna dikkat çekti. Halkkart ihalesinde kesin teminat oranının yanlış hesaplanmış olması nedeniyle rekabetin olumsuz etkilendiğini anlattı.
Mahkeme yanıltıldı iddiası İhale sonrası işe başlama süresi hakkında şartnamede çelişkili ifadeler yer aldığını, şartnamelerde yer alan sözleşme hükümlerinin ayrılabilirliği hükmünün de hukuka aykırı olduğunu öne sürdü. Avukat Hüseyin Öztürk’e göre belediye, açılan davalarda ihalenin şartnamedeki bazı maddelerden dolayı iptal edilmemesi için bir düzenleme yaparak kendini korumaya da almaya çalıştı. İhale komisyon üyelerinin yeterli olmadığını öne sürdü. İhalede demo sunumunun testini, işin uzmanı olmayan komisyonunun değerlendirmeye tabi tutamayacağını öne sürdü. Öztürk, encümen kararı ile Halkkart işinin A-Kent Ödeme Teknolojileri A.Ş. firmasına ihale edilmesinin, son 5 yılda iş yapan bir firma olmadığı için hukuka aykırı olduğunu öne sürdü. Burada mahkemenin belediyeden verilen yanıt dilekçesiyle yanıltıldığını savundu.
Şükrü AĞIRMAN- AKDENİZ MANŞET
|