Dersim Ve Topal Osman…
Artık yazmayan kalmadı.
Hayatlarında bir kez olsun Tunceli’ye gitmemiş, Dersim’i İran’da Suriye’de bir şehir sanan ne kadar sistem mühendisi varsa devletle hesaplaşmak uğruna yola döküldü.
Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni, Hoca Efendinin sadık tabası Sayın Ekrem Dumanlı Beyde lütfedip Dersim hakkında çalakalem yazmış. Nasıl olsa gazete ondan sorulur, istediği sayfada istediği yerde istediği kadar yazar, sekiz sütuna manşet bile atar. Kime ne?
Sayın Ekrem Dumanlı 22 Kasım 2011 tarihinde Dersim hakkında ki yazısında, tarihe mal olmuş şahsiyetleri korumak adına efsanelere sığınarak başta Dersim gibi birçok olayı örtbas etmenin yanlış olduğunu belirtiyor. Zat-ı allerinin aslında çok iyi bilip de kamuoyundan sakladığı birçok bilgiyi ise görmemezlikten gelerek sadece kendi düşüncelerini okuyucularına salt doğru olarak sunması ise başlı başına bir aymazlık örneği.
Dersim Olaylarının malzeme olarak siyaset sahnesine sunulması ise romanlara konu olacak kadar uzun bir mesele.
AK Partinin hiçbir siyasi üyesi Dersim’i gündeme getirmemişken, CHP ise bu olayı tarihin gizli sayfalarında bırakmanın daha uygun olacağını düşünürken, 2009 yılının hemen başında DTP li milletvekilleri yoğun çabalar sonucunda, Avrupa’da bulunan bazı sivil toplum örgütlerinin de desteğini alarak Bürükselde Avrupa Parlamentosunda bir Dersim Konferansı düzenlenmesi kararını çıkartmayı başardılar. Türkiye’deki AKP li ve CHP li vekillerin kısa şortla siyaset yaptıkları sırada DTP ise gelecek seçimlere damgasını vurmak için Kürt kökenli Alevilerinde oylarını sahiplenmeyi garantilemişti. Deyim yerindeyse atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti.
Ankara’nın ayakta uyuması Başbakanı harekete geçirmiş, beraberinde bu golün ofsayt sayılarak iptal edilmesi için yakın çevresinde ki birçok siyasetçiyi fırçalaması ise gecikmemişti.
Başbakan Erdoğan’ın gelecek için planlarının bir parçası olan Alevilerin oyları böyle bir oldubittiyle heba olamazdı. Dışişleri bakanı Ali Babacan, AKP adına konferanstan sadece bir gün sonra 4 Eylül 2009 da Esenboğa havaalanında yaptığı açıklamada, `Bizim Avrupalı dostlarımızdan beklediğimiz, terörle mücadele Türkiye’nin yanında yer almaları. Türkiye’nin vermiş olduğu terörle mücadeleye de destek olmaları. Avrupa Parlamentosu çatısı altında, terör örgütüne, teröre destek niteliği taşıyan ya da zımnen terör örgütünü, terörizmi destekleyen organizasyonlar, hazırlıklar, bunlar bizi son derece rahatsız etmekte` ifadelerini kullanmıştı.
Yani Dersimi gündeme taşımak, farklı kimliklerin ortaya çıkarılması AKP ye göre bölücülükten başka bir şey değildi. Bir bakıma Dersimi ananın katli vacipti.
DTP milletvekili Aysel Tuğluk’unda bir konuşma yaptığı Bürüksel’deki Konferansta, Dersimde katliam yapılmıştır ve bu bir soykırımdır, bunun başka bir ismi yoktur" denilerek Türkiye eleştirildi ve suçlandı.
Türkiye Cumhuriyetini Te-Ce diye alaya alan ve Dersim’i UCM ye (Uluslararasi ceza mahkemesi) getirmek için uğraşan Almanya’daki Dersimi Yeniden Kurma Derneği Başkanı Mustafa Şen, daha da ileri giderek, "Yahudi katliamı yapılırken, Türkiye de bunun gölgesine saklanarak Dersimde insanlarını katletmeye başardı. Dünyada eşine ender rastlanan bir katliam, soykırım yapıldı" iddialarında bulundu.
Havanın yumuşamasını bekleyen Başbakan Erdoğan önce seçimler arifesinde işe Sebahat Akkiraz’la başladı. Ama Akkiraz öyle yenilir yutulur lokma değildi. Tam da Dersim için Alevilere yönelik bir girişimi nasıl başlatacağını düşünürken imdadına Diyarbakır il başkanı Muzaffer Değer yetişti. Zaten hazır olan Belgeler havada uçuştu. Devlet adına özürler dilendi vs.
Ama ne yazık ki bölgede feodal yapının elebaşlığını yapan. Kendi çıkarlarını korumak için başta İngiliz ve Fransızlarla işbirliğinden çekinmeyen Seyit Rıza ve yandaşlarının 2 Ocak 1938 de katlettiği 34 Mehmetçiğin adı bile ortalıkta dolaşmadı. Birileri bu vatan sevgisiyle evlerinden barklarından memleketlerinden uzakta sadece huzuru temin etmek için görev yapan bu insanların adını ağızlarına almayı gururlarına yediremediler.
Onlar tarihin saklı sayfalarında hiçbir belgede yer almamışlar hiçbir yerde adları isimleri yokmuş gibi saklandılar. Ve onlara okunan ağıtlarda Fırat’ın karanlık sularıyla beraber unutulup gittiler.
Aslında Başbakan Erdoğan Dersim Halkından değil, Alman Vakıflarının mamasıyla beslenen ve DTP nin bir alt kanadını oluşturan, Türkiye Cumhuriyetini Te- Ce diye aşağılayan sözde Alevi Birlikleri Konfederasyonundan özür dilemiştir. 1993 yılında ne hikmetse Almanya’ya iltica ederek mülteci olarak yaşayan torun Rüstem Polat ve eski DEP Başkanı Yaşar Kaya ise TBMM de neredeyse ayaklarına kırmızı halı serilerek karşılanıyor. Kısacası dün Dersimi ananlara bölücü terörist diyenler bugün onları ayakta karşılıyor.
Bu ikilinin kimliğini görmek için Kürdistan Post Gazetesinin sayfalarına bakmanız kafi gelecektir. AKP li Bülent Arınç Dersimde Seyit Rıza ve adamları tarafından hunharca katledilen 34 asker için bir anıt yaptıracağına, Seyit Rıza’nın mezarının peşine düşmüş durumda.
Zaman Gazetesi genel yayın yönetmeni Sayın Ekrem Dumanlı, Dersim bir samimiyet sınavıdır diyerek aynı zamanda İskilipli Atıf Hocanın ve Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’in de tuzağa düşürülerek katledilmesine de atıfta bulunarak çok geride kalmış eski bir yarayı da deşmeyi ihmal etmiyor.
Dumanlı’ya göre Ali Şükrü Bey’in ölümünden sorumlu tutulan Topal Osman Ağa’nın da, Atatürk’ünde yeniden yargılanması gerek. Bu zamana kadar Giresun ve Trabzon insanları arasında polemik konusu olmamış bu konunun gündeme getirilmesi ise yakın tarihe geçecek bir kışkırtmadan başka bir şey değildir.
Kurtuluş Savaşının her Cephesinde savaşan, Yunan’ın Ankara’ya on adımlık mesafede bulunduğu sırada meşe odunuyla Ankara’daki evinde ısınan Ali Şükrü Bey’in aksine Çal Dağında bıçaklarıyla düşmanı püskürten Topal Osman Ağa’nın ve Giresun Uşaklarının üzerinden siyasi rant sağlayacak bu tür söylemlerin ise sonuçsuz kalacağından asla şüphe etmemek gerek.
74 yıl öncesinde memleketlerine uğurlanan şehit Mehmetçikler bugünde tabutlarla memleketlerine uğurlanıyor. Analar yine hem Kürtçe hem de Türkçe ağıtlar yakmaya devam ediyor. Dün de karakollar basılıyordu bugün de. Aradan geçen bunca zaman içinde değişen nedir diye sormanın zamanı sizce gelmedi mi?
Devletin Cudide, Gabarda, Kandilde bölücü aramasına hiç mi hiç gerek yok. Eşkıya artık şehre indi. Boşuna söylenmemiş, kurt dumanlı havayı sever diye.
Sonsuz sevgi ve saygıyla
Saban_kutlu_1963@hotmail.com
|