Eskiler bilirler, Anadolu’nun kendi halinde hasbelkader yaşam süren birçok kasabasının kahvehanesinde, Tüccar ofislerinde, kasap duvarlarında iki resim dikkat çeker, birisi veresiye ve peşin satan esnafların resmi diğeri ise bundan tam 50 yıl önce cunta tarafından idam edilen Adnan Menderes’in mavi portreli hüzünlü resmidir.
Her ne kadar zaman geçse de Anadolu insanı Adnan Menderes’i hep kendinden biri olarak görmüş, Atatürk dönemini saymazsak, onun iktidarına kadar olan sürede ülkeyi yöneten tek parti iktidarını ise fazla önemsememiştir.
İdam edilişinin ellinci yılında Adnan Menderes’i demokrasi havarisi ilan eden ne kadar cıvatadan adam varsa, Menderes’le beraber cunta tarafından asılan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’a karşılık bir başka cuntanın üçte üç olsun mantığı ile astığı vatansever üç devrimci fidanın katledilişini ise ne yazık ki asla görmek istemezler.
Tek Parti iktidarından sıyrılarak kurmuş olduğu Demokrat Partiyi iktidara taşıyan, memleket için yapmış olduğu birçok hayırlı işin yanı sıra, bir o kadar da demokrasiyi sadece kendisi ve iktidarının bekası için gerekli gören Menderes, aynı zamanda 1776 yılında Padişah I. Abdülhamit tarafından "Mühendishane-i Bahr-i Hümayun" adıyla kurulan İTÜ den 180 sene sonra Türkiye’de ODTÜ ve KTÜ’nin temellerini atmıştır. Buna mukabil genç cumhuriyeti aydınlıklara taşıyacak, Ülkeyi çağ atlatacak idealist köy öğretmenlerinin yetiştiği Köy Enstitülerinin kapısına kilit vurdu. Osman Bölükbaşı’nı ikinci kez vekil seçen Kırşehir’i ilçe yapmaktan, Malatya’yı ikiye bölmekten de asla çekinmedi.
1957 seçimlerinden sonra almış olduğu dış kredilerle başta Barbaros Bulvarını, Vatan Caddesini ve Millet Caddesini hizmete açan Menderes Hükümeti kısa bir süre sonra ise Türkiye’nin 600 milyon dolar dış borcunu ödeyemeyeceğini açıklayarak borç erteleme ilan etti ve Türk insanı ilk kez IMF ile stand-by anlaşması imzaladı.
Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları gerekçesi bahane edilerek kapatıldı. Oysaki bu ülkenin gün görmemiş kadınları kızları ilk kez bu fabrikaların entarileriyle gelin olmuşken.
Uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası NATO standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapatıldılar. Üstelik bugün Menderes’i demokrasi havarisi edenler bu uçak fabrikalarından yurt dışına uçak satıldığını ve birçok siparişin sırada beklediğini ise asla bilmek istemezler. Menderesin bir gece de kapısına kilit vurduğu tank fabrikasını açmaya rahmetli hocanın da ömrünün yetmediğini burada belirtmekte de fayda var.
Cunta tarafından İdam edildiği ipin ve yediği yemeğin parası ailesine ödetilen Adnan Menderes ve arkadaşlarına11 Nisan 1990 da itibarları meclis tarafından iade edildi. Yaklaşık on bir yıl sonra bir başka Amerikancı Cunta tarafından 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edilen. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını öngören 2 Mayıs 1972 tarihi ve 1586 sayılı kanunun ortadan kaldırılması gündeme geldi. Bu üç öğrenci liderinin yıllar önce bağımsız bir mahkeme
tarafından yargılanmadığını ve haklarında siyasi bir karar alındığını belirten kanun teklifi halen TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülmeyi bekliyor.
TRT'nin Kürtçe kanalı nedeniyle konuşan Kültür Bakanı Günay, 'Bugün, Kürt yazar Mehmed Uzun, sanatçı Ahmet Kaya ve şair Ahmed Arif'i hatırlarken içim acıyor. Artık hakkın iadesi noktasındayız' derken, tek suçları bu ülkeyi sevmek ve Amerikan Emperyalizmine duydukları nefret olan bu üç genç devrimciyi ise hiç dikkate almamakta. Anlaşılan o ki eski devrimci yeni AKP li Bakan Günay açılım politikalarının sıkı bir takipcisi olmuş.
CHP İzmir milletvekili Bülent Baratalı Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan için
Verdiği kanun teklifinin gerekçesinde ''Kimseyi öldürmemiş bu üç gencin idam cezaları, maalesef Meclis kararı ile kesinleşmiş ve infaz gerçekleştirilmiştir. Bu kanun teklifinin amacı itibar değil Meclis'in yıllar önce aldığı bu yanlış idam kararının ortadan kaldırılıp geri alınmasıdır. Onların bu toplumda zaten itibarları vardır'' diye görüş belirtmiş.
Yan yana dahi gömülmelerine izin verilmeyen, bir o kadarda kısa ama onurlu yaşamlarında uğrunda can verdikleri devrim bayrağını arkalarından sallayacak binlerce insan bırakan bu üç insanın itibarlarının iadesi günümüzde pek de önem arz etmiyor.
Adnan Menderesin TRT arşivlerinde her ölüm yıldönümünde yayınlanan birkaç belgeselinin dışında fazlaca bir şey bulunmazken, bir cuntanın astığı üç kişiye karşılık bir başka cuntanın üçte üç olsun mantığı ile astığı üç devrimci için ise başta, Dar Ağacında Üç Fidan, İdam Gecesi Anıları, Deniz Gezmiş Destanı, Gülünün Solduğu Akşam, Defterimde Kuş Sesleri, Hoşcakal Yarın, Aşk Olsun Sana Çocuk, Hatırla Sevgili, Öyle Bir Geçer Zaman Ki gibi birçok eserin yanı sıra onlarca şarkıda kendilerinin yakmış oldukları devrim meşalesini tutuşturmaya ve onlara ilham vermeye devam ediyor.
Adnan Menderesi ve Deniz Gezmişi idam eden, on yedi yaşında ki Erdal Eren’i ipe gönderen, ‘’ Eh bir tanede sağcı asalım’’ diye Mustafa Pehlivanlıyı’ da kurban seçen, binlerce insanı işkenceden geçiren‘’asmasaydık da beslese miydik’’ zihniyetlerinin sahipleri günümüzde çoktan unutulup gittiler. Bu kapkaranlık utanç dolu, Türkiye’nin belki de hiç yaşanmamış sayılacak üç dönemini arkalarında sessizce bırakarak.
Sanırım en çok da iadeyi itibara onların ihtiyacı olsa gerek.
Saygı ve Sevgilerimle
Saban_kutlu_1963@hotmail.com |