Gümbürtüye giden ayrıntılar
Tevfik KARA
===========================================================================================================================
"Ülkeler arasında dostluk kavramı yoktur, menfaat birliği vardır. Hangi ülkeyle menfaatimiz varsa o dostumuzdur."
Sayın Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ı bir kez daha takdir ettim.
Helal olsun büyük adammış...
Kedinin fareyle oynadığı gibi diğer siyasi liderlerle oynuyor.
İstediği zaman orta yapıyor, pozisyonunu bulduğunda şut çekiyor.
Canı isterse gol atıyor istemezse topu taca atıyor..
Durup dururken şimdi neden sayın Erdoğan'a methiyeler düzüyorum?
Aslında sayın Başbakanın izlediği yolu ve uyguladığı siyaseti tasvip etmiyorum.
Ben onu gündemi belirlediği ve diğer siyasetçileri ofsayta düşürdüğü için takdir ediyorum.
İsraille kanlı-bıçaklı olduk. Her iki tarafta neredeyse savaş çıkaracak kadar ileriye gitti. Ancak ben bunun bir siyasi manevra olduğuna inanıyorum.
Neden?
Derseniz anlatayım..
İster katılırsınız ister katılmazsınız ama şu bir gerçek...
İsrail demek ABD
ABD demek İsrail demektir...
Biz böyle bir ortamda böyle bir gerçeği bilerek İsrail'le restleşiyoruz. ABD ve İsrail ikilisinin bir olduğunu bile bile İsrail'le didişiyoruz. Sakın İsrail'in yaptığı terbiyesizliği tasvip ettiğimi sanmayın!..
Siz isterseniz TESADÜF deyin isterseniz demeyin ama ben pek tesadüf olduğuna inanmıyorum. Tam biz İsrail'le restleşirken, füze kalkanı olayı gündeme geldi. Ancak bu olay bizim İsraille restleşmemizin gölgesinde kaldı. Hiç kimse bu bu olayı gerektiği kadar önemsemedi. Tüm siyasilerimiz sazan gibi İsrail olayına kilitlendiler. Bence füze kalkanı olayı daha önemli. Durup dururken bu füze kalkanı olayıda nereden çıktı?
Ne gereği vardı?
Kime karşı Malatya'ya yerleştirilecek?
Önceki gibi daha doğu blokuda diye birşey de yok!...
O zaman bu füze kalkanının İslam dünyasına karşı öncelikle de İran'a karşı Malatya'ya yerleştirildiği gün gibi aşikar.
Atılan her adımlar kısaca herşey ABD'nin kontrolü altında olacak...
Bunun içinde bizi ve topraklarımızı kullanıyorlar. Aklı başında-duyarlı insanlar bu olaya tepki göstermesin diye de İsrail krizi gündeme taşındı diye düşünüyorum.
Plan başarıyla tatbik edildi. Giresunlu hemşehrimiz Feridun Sinirlioğlu, Türkiye adına füze kalkanı anlaşmasını imzaladı. İnşallah insanımız ve ülkemiz adına hayırlı olur!...
Başka birşey dilemek elimizden gelmez...
Libya olayında Fransa yüzde 35'le payını aldı. Ya biz?
Dün gibi hatırlıyorum.
Zaten aradan çokta zaman geçmedi. Daha NATO ülkeleri Libya'ya müdahale etmeden gazeteciler sayın Başbakanımız Erdoğan'a soruyorlar; "efendim NATO Libya'ya müdahale edecekmi?" Başbakanımız soruyu yönelten gazeteciye tepki göstererek şöyle yanıt veriyor; "Nee!.. NATO'nun Libya'da ne işi var?!"
Aradan çok fazla bir süre geçmeden NATO ülkeleri Libya'ya müdahale ettiler. Tabi ki Türkiye'de kuzu kuzu NATO ülkeleriyle beraber hareket etti.
Galiba bazıları için dün dündür, bugün bugündür.
Batılı ülkeler için Libya'da, Irak'ta, Suriye'de, Mısır'da yada Afganistan'da siviller ölüyormuş yada öldürülüyormuş, hiç önemli değil! Onlar için kendi menfaatleri ölenlerden daha önemlidir!
Değildir diyene gülerim...
Bu batılı ülkeler değilmi savaştan kaçan mültecilere kapılarını kapatan... Kıytırık sandallarla ülkelerine sığınan mültecileri dövüp, geriye göndermediler mi?
Sıcağı sıcağına şunuda ilave edeyim; şimdi Yunanistan, Türkiye sınırına Meriç (Evros) bölgesinde kaçak göçmenlerin ülkeye girişini engellemek için duvar çekmiyormu? Bunu Yunanistan'a kim yaptırıyor? Son 7-8 ayda AB ülkeleri Tunus'dan, Mısır'dan, Libya'dan kaç mülteci kabul ettiler?
Bırakın Libya'yı, Somali'den kaç kişiyi açlık tehlikesinden kurtardılar?
İşte biz Türkiye olarak bu batılı ülkelerin maşası olduk. Libya'ya yapılan müdahalenin baş aktörü Fransa'nın Libya petrollerinin yüzde 35'ini işletme hakkını garantilediğini biliyormuydunuz?
Bunun aynısını Irak'ta ABD yapmadı mı? Mısır, Tunus, Afganistan ve diğer ülkelere yapılan müdahaleler de böyle beklenti ve menfaat için yapılmıştır.
Peki Fransa istediğini alırken bizim elimize ne geçti?
Kocaman bir HİÇ!..
Şunu hiç bir zaman unutmamalıyız. Yarın-öbürgün Libya'da ve Suriye'de hayat normale döndükten sonra araplar bizim batılılarla birlikte hareket ettiğimizi yüzümüze vuracaklardır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın...
Komşularla sıfır sorun iflas etti
Başbakanımız komşularla sıfır sorun diyerek taviz üstüne taviz veriyor, yanlış üstüne yanlış yapıyor.
Hafız Türkiye için tam düşmandı. O sahneden zorunlu olarak çekildikten sonra oğlu Beşar Esad Türkiye ile yeni bir sayfa açtı. Başbakan Erdoğan'la adeta kanka oldular. Suriye ile ilişkilerin düzelmesini destekleyenlerdenim. Ancak Suriye'de iç karışıklıklar başladıktan sonra Başbakan Erdoğan, kardeşini yarı yolda bıraktı ve Beşar Esad'a çatmaya başladı. Sanki Suriye'deki iç sorun bizimmiş gibi hareket etmeye başladık. Bir ara kardeş gibi samimi olan Erdoğan-Beşar Esad arasında şimdi soğuk rüzgarlar esiyor.
Biz Türkiye olarak ABD'nin yada AB'nin değil kendi politikamızı yapmalıyız.
Baştanda söyledik; "ülkeler arasında dostluk kavramı yoktur, menfaat birliği vardır. Hangi ülkeyle menfaatimiz varsa o dostumuzdur."
Biz Türkiye olarak bu doğrultuda politika yapmalıyız.
Bilmem anlatabildim mi!?..
|