Eğitime önem vermeyenler bilim diyor
Tevfik KARA
=======================================================================
„Milli Eğitim'in gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlâklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılâpçı, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir.“
M. Kemal Atatürk
Her şeyin başı „EĞİTİM“ dir. Eğitim olmadan bilgi ve birikim sahibi olmak mümkün değildir. Haliyle eğitimli olmayan bir insanın mevki-makam sahibi olması, müreffeh bir yaşam sürdürmesi mümkün değildir.
Eğitim olmadan insan ne dilini, nede dinini öğrenebilir.
Yani eğitim olmazsa olamazlarımızdan bir tanesidir. Yemeğe-içmeye ve hava almaya ne kadar ihtiyacımız varsa bir o kadarda eğitilmeye, öğrenmeye, ilime-bilime de o kadar ihtiyacımız vardır.
Ancak yurtdışında yaşan Türkler olarak eğitim konusunda hep ihmal edildik ve edilmeye de devam ediliyoruz.
Bizleri yurtdışına işçi olarak gönderen büyüklerimizde galiba şöyle bir mantık var; „bunları biz oraya işçi olarak gönderdik. Onların çocukları ve torunları da işçi olmalıdır. Okuyupta ne yapacaklar“ diye düşünüyorlar.
Yukarıda belirttiğim; „işçinin çocuğuda işçi olur yada olmalıdır“ mantığı Almanların genelinde hakim bir düşüncedir. Ama bizimkilerinde bu düşüncede olması insanı üzüyor.
Üzdüğü kadar düşündürüyor da...
Bir kaç yıldan beri Türk medyası aracılığıyla Almanya'daki konsolosluklarımız bünyesinde hizmet veren 13 Eğitim Ataşeliklerinden 8'inin hala boş olduğunu okuyoruz. Almanya'da şu anda eğitim çağında olan öğrenci sayımız 600 bin civarında. Ancak onlara hizmet verecek, onların hakkını arayacak ve onları temsil edecek olan makam hala boş.
Bir, iki yada üç Eğitim Ataşeliği değil tamı tamına sekizi (8) birden boş . Sakın bu acı gerçeğe tesadüf demeyin!..
Bu tesadüf olamaz...
Bu olsa olsa yukarıdaki; „işçinin çocuğuda işçi olur yada olmalıdır“ mantığıdır. Ve bunu önce düşünen sonrada uygulayanlar maalesef bizim Türk politikacılarıdır.
Bazen düşünmeden edemiyorum. Bir bakıyorum şöyle tüm konsolosluk bölgelerindeki Din Hizmetleri Ataşelikleri dolu. Ne kadar güzel. Ancak diğer taraftan Eğitim Ataşelikleri BOŞ....
Sizce bu tesadüfmüdür yoksa kasıtlı olarak yapılan bir uygulamamıdır?
Takdir sizin!...
Şunu söylemeden geçemeyeceğim; nasıl ki din eğitimi önemlidir o zaman geleceğimizin garantisi olan okul eğitimide önemlidir. Hatta çok daha önemlidir. ..
Bu günkü (21.02.2012) Hürriyet Gazetesinin 1. sayfasında bir bir haber okudum. Haberin başlığı şöyle; Yurtdışına bilim ataşesi“ yani buna göre Türkiye'ye daha fazla yatırım çekebilmek ve bilimsel gelişmeleri takip etmek için „Bilim Ataşeleri“ atanması planlanıyormuş. Bunu açıklayan da; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün.
Be kardeşim siz değilmisiniz iki-üç yıldan beri eğitimi savsaklayan?
Siz değilmisiniz buradaki 600 bin Türk gencini sahipsiz bırakan?...
Şimdi çıkıyorsunuz Bilim Ataşelikleri kuruyorsunuz!..
Hani eğitim her şeyin başıydı. Eğitim olmazsa olmazlarımızdandı. Peki bu ne yaman bir çelişkidir ki; Eğitim Ataşelikleri boş tutulurken Bilim Ataşelikleri kuruluyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, yurtdışındaki evlatları için Eğitim Ataşesi bulup görevlendiremiyor ama diğer taraftan yeni Bilim Ataşelikleri kuruyor.
Türkiye Cumhuriyeti adeta bir tüccar zihniyetiyle yönetilmektedir. Zaten Bilim Ataşeliklerini de Türkiye'ye daha fazla yatırım çekmek için kurmuyorlarmı?
Yatırım elbette önemlidir. Ancak asıl yatırım eğitime yapılan yatırımdır. Yurtdışındaki çocuklarımıza daha iyi bir eğtim verilirse hedeflenen yabancı yatırım otomatikman gelecektir. Bunun için Bilim Ataşelikleri kurmaya hiç gerek yoktur. Şu husus hiç unutulmamalıdır; „eğitimsiz bilim olamaz.“
Bilim Ataşeliği kuracağına Eğitim Ataşeliklerini doldurun kardeşim.
Yazıma M. Kemal Atatürk'ün sözleriyle başlamıştım iki güzel sözle noktalıyorum.
„Okumayı sevmeyene dokuz hoca az“
„Eğitim, her zaman sahibini peşinden takip eden bir servettir.“
|