Dün “aday adayı” olarak ortaya çıkan ve “aday” yapılmayınca partilerinden istifa eden, ardından da “bir zamanlar mensubu olduğu parti”ye veryansın edenlere birkaç laf etmek istiyorum..
…
Milletvekilliğine ya da belediye başkanlığına “aday adayı” olan her siyasetçi bilir ki, “aday”ları genellikle “genel başkan” belirler.
“Partinin yetkili kurulları” lafı, bir kamuflajdır.
Adayları belirlerken de çeşitli yöntemler uygulanır.
Ama, “elinde gücü alan” kimse, bunu elinden bırakmak istemediği için, pek uygulamaz.
Hiçbir genel başkan, seçim kaybetmek istemez…
Bu nedenle de, “adayları belirlemeden önce” araştırma-yoklama ve anketleri son dakikaya kadar yaptırır.
Sonra da, “seçimi kiminle kazanacağına inanırsa” gider onu aday yapar.
…
Bir partide yer alan siyasetçinin, o partinin fikirlerini veya icraatlarını bir süre sonra kabullenemeyip ayrılanları anlarım.
Ama.
“Aday” yapılmadığı için ayrılmasını da, partisine veryansın etmesini de anlamam.
Siyaseti, işte bu ve buna benzer “çıkarcı düşünceler” kirletiyor.
Oysa.
Aday adayı olan ama aday yapılamayanların yapması gereken şey; aday yapılan arkadaşlarının yanında olmak, onun çevresinde kenetlenmek, seçilmesi için son güne kadar çalışmak olmalıdır..
…
Görele’ye de bakıyorsunuz..
AK Parti’de birden fazla “aday adayı” müracaatı oldu.
AK Parti “aday adayları” içerisinde sorun ise mevcut başkan Ertuğrul Melikoğlu’nda yaşandı.
Başkan Melikoğlu, aday adaylığı sürecinde görülmemiş bir mücadele ortaya koydu.
Başbakan ve partisinin Genel Başkanıyla baş başa yemek yeme fırsatı yakaladı.
Başbakan’ı adeta gölgesi gibi takip etti ve Ankara’da,İstanbul’da çalışma ofislerinin etrafında günlerce zaman geçirdi.
Ancak bütün girişimlerin sonucunda ne yazık ki “aday” gösterilmedi.
Başkan Melikoğlu, “aday” gösterilmeyişinin faturasını ise başkalarına kesti.
…
Akıllara ise Başbakan’a bu kadar yakın olmasına rağmen niçin aday gösterilmedi sorusu geliyor.
Başkan Melikoğlu, aday gösterilmeyişini “Vesayetçi bir zihniyetin operasyonudur” sözleriyle ifade ediyor.
Böyle bir “vesayet” vardı da Başbakan’a yakın olduğunuz zamanlarda ifade edemediniz mi?
Yine “İstedikleri hazine arazilerini vermiyorum diye beni aforoz edenler halka hesap verecekler” sözleriyle çok ciddi iddialarda bulunuyor.
Bu sözlerin hedefindekileri dün değil de bugün halka şikayet etmekte geç kalınmadı mı?
Ya da “öküz öldü ortaklık bozuldu” düşüncesi hakim olmaz mı kamuoyunda.
Dolayısıyla nereden bakarsanız bakın, aday gösterilmeyince bu tür söylemlerin inandırıcı olduğunu söyleyemeyiz.
Oysaki Başkan Melikoğlu, bugünkü çıkışını adaylık süreci tamamlamadan yapmış olsaydı kamuoyunda daha büyük bir karşılık bulabilirdi.
Ama, siz son ana kadar bekleyeceksiniz, aday gösterilmeyince de çıkıp ne kadar kirli çamaşır varsa ortaya dökmeye çalışacaksınız… |