Bir genel seçimi daha geride bıraktık.
Bir tarafta 12 yıl iktidarda kalarak, istikrarlı, Cumhuriyet tarihinin en çok hizmet üreten üç dönem hükümet yaptığını iddia eden siyasi oluşum, Ak Parti…
Bir tarafta Cumhuriyet tarihinin en eski siyasi partisi olma vizyonunu taşıyan ve bu konuda misyon sahibi olduğunu iddia edip; "artık sosyal demokrat bir iktidara ihtiyaç var" diyen ve bu konuda çok istekli ve iddialı olan siyasi oluşum, Cumhuriyet Halk Partisi…
Bir tarafta ise Milli Birlik ve Misak-ı Milli sınırlarını, ülke bütünlüğünü korunmasında Türkiye'nin teminatını olduğunu iddia eden siyasi oluşum, Milliyetçi Hareket Partisi…
Meclise giren diğer partiyi yazmak istemiyorum bile fakat ülkenin kaçınılmaz gerçeği "değişim-dönüşüm süreçlerini yaşayan ve ulusal birlik ve barış-kardeşlik" nutuklarını meydanlarda atıp, daha sonra "olmazsa kan akar" deyip aba altından sopa gösterme gayret içinde olan siyasi oluşum. Halkın Demokrasi Partisi…
Kutuplaşmaların gölgesinde gidilen bir seçim.
Rahmetli Merhum Milli Görüş Lideri Erbakan’ın bir sözü vardı; “Siz Türk’üm doğruyum,çalışkanım” derseniz bir başkası” Kürt’üm doğruyum,çalışkanım der” demişti.
Sanki bu günleri işaret etmiş. Ancak Milli Görüş çizgisinden gelen siyasi hareket
okullardan “Andımızı” kaldırmasına kaldırdı ama bunun bir çözüm olmadığını anlaşıldı.
Bunun ve bir çok gelişmelerin tavizden başka bir şey olmadığını anlayan Milliyetçi cephe AK Parti’deki emanet oylarını kendi partisine vermeyi tercih etti bu seçimde.
AK Parti ise ülkede Kürt-Türk sorununun değil aslında PKK sorununun olduğunu anladı anlamasına da biraz geç oldu.
CHP’de ise değişen hiç bir şey olmadı, dün neyse bugünkü çizgisini sürdürdü. Halka yönelik politik açılımları ise noter tasdikli olsa da halkı ikna etmeye yetmedi.
3 KİŞİYİ ALKIŞLIYORUM
Giresun’da AK Parti, CHP ve MHP’yi seçim süresince mümkün olduğunca yakından takip etmeye çalıştım.
Kuşkusuz, yönetimlerinde aktif görev alanlarının yanı sıra parti sadakati ile davasının peşinden hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan canla başla çalışanlar oldu.
Ak Parti’de bu konuda dikkatimi çeken isim, Şengül Şahin’di.İl Genel Meclisi üyesi olarak gecesini gündüzüne kattı. Tam bir parti sevdalısı.
Kişi değil, parti sevgisi ile öyle yoğunlaştı ki, her yerde olmaya özen gösterdi. Koşturdu, koştu. Küskün ya da parti içinde kaçak güreşenleri çok iyi sahiplendi, kucakladı. Bütün vekil adaylarının programlarında yer aldı. Partisi’nin adayı olmadığı için tepkili olan doğu bölgesini öyle bir toparladı ki milletvekili adaylarını dahi girmeye cesaret edemediği Görele’de açık ara birinci parti olmayı yine başardı.Taktir ettim.
MHP’de ise milletvekili aday adayı olup, listeye giremeyen İbrahim Önal müthiş bir performans sergiledi. Küsmedi. Dava adamı olduğunu gösterdi. Adaymış gibi gündüzünü gecesine kattı.Ülkücü ahlakın ne demek olduğunu gösterdi.
CHP’de ise Belediye Başkanı Kerim Aksu, benzer bir sorumlulukla sahadaydı. Önce ve sonra partim dedi, bana ne demeden sorumluluk yüklendi.Partisi’nin ön seçiminde pek sahada göremediğimiz Başkan Aksu, seçim sürecinde partisinin ilçe mitinglerinde adaylarının yanında yer aldı. Onlara destek verdi. Ama halk kararını vermişti bir kere yetmedi.
Bu üç kişiyi alkışlıyorum.
|